MENOPOZ

Menopoz sözcüğü Yunanca mens (ay) ve pause (durmak) sözcüklerinden türemiştir. Dünya Sağlık Örgütü, menopozu yumurtalıkların aktivitelerini kaybetmeleri sonucu adet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlamaktadır. Menapoz yaşı dünya genelinde 45-55 yaştır. Yapılan çalışmalar Türkiye’de ortalama menopoz yaşının 46-48 olduğunu göstermektedir. 

MENOPOZ EVRELERİ NELERDİR?

1-Premenopoz: İlk semptomların görüldüğü evredir. Bu evrede, yumurtalıklar artık eski çalışma gücünü yavaş yavaş kaybeder. Regl zaman düzeni kaybolur ve doğurganlık şansı düşer. Düzensiz regller birkaç ay veya yıl sürer.

2-Menopoz: En son regl kanamasının görülmesidir.

3-Postmenopoz: Menopozdan sonraki 6-8 yıllık süreyi kapsar. Bir kadının postmenopozda olabilmesi için 12 ay boyunca hiç regl görmemiş olması gerekmektedir. Bu dönemde psikolojik rahatsızlıklar artık ortadan kalkar. Yaşlılığa bağlı fiziksel hastalıklar görülmektedir.

Menopoz, başlangıç yaşı ve biçimi bakımından 3 değişik bölümde incelenmektedir;

1-Doğal Menopoz: Folliküllerin(yumurta hücresini sarmalayan ve onu besleyip koruyan yapı) tükenmesi ile ortaya çıkan, fizyolojik durumdur.

2- Erken Menopoz: Doğal menopoza girme yaşı 40 yaşın altında ise bu duruma “erken menopoz” ya da “prematür over yetmezliği” denilmekte ve doğal menopozlu kadınlarında %1-4 kadarını oluşturmaktadırlar. Prematür menopoz; en sık görülen tiptir, ailesel, otoimmun hastalıklara bağlı, radyasyon ve kemoterapi sonrası, enfeksiyon kaynaklı, çevresel faktörlere bağlı, kürtaj ve düşükler, sık gebelik, uzun süre emzirme, ciddi şişmanlık, hipotroidizm gibi çeşitli nedenlerle oluşabilmektedir.

3- Cerrahi menopoz: Bazı operasyonlar normal zamandan önce menopoza girişe neden olur veya yaşı ne olursa olsun, adet görmekte olan bir kadının yumurtalıkları herhangi bir nedenle çıkarılırsa bu durumda “cerrahi menopoz” ortaya çıkar. Ayrıca radyasyon tedavileri sırasında yumurta fonksiyonları kalıcı bir şekilde kaybolabilmektedir. Kanser kemoterapisi uygulamalarında meydana gelen fonksiyon kayıpları ise geri dönüşümlüdür.

  • Genetik faktörler: Menopoza girme yaşı, menopozdan etkilenme gibi konularda genetik faktörler önemli ve kesin bir yer tutmaktadır. Bir aileye mensup kadınların hemen hemen aynı yaşlarda menopoza girdiği görülmektedir.
  • Genital faktörler: Menopozun ortaya çıkmasında yumurta fonksiyonlarındaki dengenin önemli rolü vardır. Düzensiz adet gören kadınlar, düzenli adet görenlere kıyasla daha erken menopoza girmektedir. Bunun dışında, doğurganlık durumu, hormonal kontraseptif kullanımı, iki yıldan uzun emzirme gibi faktörlerin menopoz yaşını etkileyebilmektedir.
  • Psikolojik Faktörler: Psikolojik travmalar menopozun ortaya çıkışını hızlandıran etmenlerden sayılmaktadır. Savaş, göç, deprem gibi toplumsal olaylardan ya da uzun süren hapishane hayatından sonra adetten ani ve erken kesilmeler ortaya çıkabilmektedir.
  • Sigara Kullanımı: Bugün pek çok hastalığın oluşumunda ana rol oynayan sigara, menopozda da etkin role sahiptir. Yoğun sigara içenler, içmeyenlere oranla ortalama, 1,5-2 yıl daha erken menopoza girebilmektedir. Sigaranın menopoz yaşını öne alma etkisi iki mekanizma ile açıklanmaktadır. Bunlardan ilki, sigaranın anti östrojenik bir etkiye sahip olması, diğeri ise sigaranın içerdiği zararlı maddelerin yumurta hücrelerinin yaşlanmasını hızlandırmasıdır.

Premenopozal dönem rahatsızlıkları nelerdir?

  • Adet düzensizlikleri
  • Yumurtlamada azalma
  • Ateş basmaları
  • Aşırı terleme
  • Depresif ruh hali
  • Uyuyamama
  • Gerginlik, sinirlilik
  • İştah artışı
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Yüzde kızarma
  • Nabızda artış
  • Baş ağrısı, baş dönmesi
  • Sıcak basması
  • Öz güven azlığı
  • Unutkanlık
  • Dikkatsizlik
  • Yorgunluk
  • Cinsel istekte azalma

Menopoz sonrası görülen belirtiler nelerdir?

  • Premenapozda görülen belirtiler devam eder.
  • Deride, saç köklerinde ve ter bezlerinde östrojen reseptörleri vardır. Menopoz sonrası buna bağlı değişiklikler ortaya çıkar. Deri incelir, kolajen miktarı azalır. Saç ve kıl miktarı azalır. Cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve yara iyileşmesi gecikir. Çene, dudak ve göğüste kalın tüyler çıkabilmektedir. Koltuk altı ve genital bölgede kıl miktarı azalır. 
  • Menopoz döneminde ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve diş eti hastalıkları oluşabilmektedir. Kabızlık ve basur sık görülmektedir. Reflü ve safra taşına da sık rastlanmaktadır. 
  • Kadınlarda kalp hastalıklarına yakalanma riski menopozla birlikte artar. Östrojen koroner kalp hastalıkları riskini azaltan bir hormonken menopozla birlikte östrojen azalmasıyla koroner kalp hastalıkları riski artar. Menopozla birlikte kolesterol artar. Yüksek tansiyon ortaya çıkabilmekte ve damar sertliği görülebilmektedir. 
  • Menopozla görülen diğer bir önemli problem osteoporozdur. Menopozlu kadınlar her yıl kemik kitlelerinin % 3-4’ünü kaybederler. 
  • Şişmanlama: Menopoz sonrası kadınlarda metabolik hız yavaşlar, kilo artışı görülmektedir.

Menopoz nasıl teşhis edilir?

Seyrek adet gören, sıcak basmaları ve psikolojik rahatsızlıkları olan bir kadından adetin üçüncü günü alınan kanda FSH ve LH hormonları artmışsa menopoz tanısı konabilir. Düzensiz adet gören bir kadında FSH düzeyi 40 pg/ml üzerinde ise menopoz tanısı kesinlikle konur. FSH düzeyi 25-40 pg/ml arasında ise premenopoz olduğu, bu dönemdeki kadınların seyrek de olsa hamile kalabileceği düşünülür. Ancak düzensiz kanamaları olan her kadında gebelik ve düzensiz kanamaya sebep olan diğer hastalıklar araştırılmalı, ultrason yapılmalıdır. 

Menopozda beslenme nasıl olmalıdır?

  • Osteoporozdan korunmak için günlük 1500 mg kalsiyum alınmalıdır. 
  • E vitamini sıcak basmalarını ve halsizliği önler.
  • D vitamini normal düzeyde tutulmalıdır. 
  • Tuz alımı kısıtlanmalıdır.
  • Menopoz döneminde düzenli egzersiz yapılması önemlidir. 
  • Bazı özel takviyeler ve aromaterapik yöntemler semptomların azalmasına yardımcı olur bu hususta doktorunuza yahut eczacınıza danışabilirsiniz.

Menopozda yapılması gerekenler

Baharat ve kafeini azaltmak, sigara ve alkolden uzak durmak iyi gelecektir. Osteoporozdan korunmak için günlük kalsiyum alımına dikkat etmek ve düzenli egzersiz yapmak önem arz etmektedir. Hekiminiz uygun görürse hormon replasman tedavisi uygulanmalıdır. Gerekli görülürse psikolojik destek almak önemlidir.

Hormon replasman tedavisi nedir?

Östrojen takviye tedavisidir. Hastaya düzenli olarak östrojen ve progesteron içeren ilaçlar verilmektedir. Amacı menopozla birlikte artan osteoporoz ve kalp-damar hastalıkları sıklığını azaltmaktır. Bazı kadınlarda sık görülen sıcak basması, terleme, çarpıntı ve halsizlik gibi belirtileri de azalttığı bilinmektedir. Hormon replasman tedavisi menopoza bağlı kemik kaybını önler ve kemik kitlesini arttırır.

Kimlere uygulanmaz?

  • Bilinen ve şüpheli rahim veya meme kanseri
  • Teşhis edilmemiş veya anormal kanamaları olan hastalar
  • Karaciğer hastalığı olanlar
  • Pıhtı atma riski olan hastalar
  • Şişmanlık, varis, hipertansiyon veya aşırı sigara içme
  • Kalp krizi geçirmiş olanlar veya riski olanlar
  • Beyin damar tıkanıklığı veya inme geçirenlerde hormon replasman tedavisi uygulanmaz.
  • Hipertansiyon, diyabet, safra kesesi taşı, hiperlipidemi, migren veya rahimde miyom varlığında hormon replasman tedavisi dikkatli kullanılmalıdır.
  • Hormon tedavisi sırasında alınan doza çok dikkat edilmeli, belirtilen dozda belirtilen miktarda kullanılmalıdır, fazlası daha etkin bir tedavi göstermeyeceği gibi kötü sonuçlar doğurabilmektedir. 

Hormon tedavisi hem enjeksiyon şeklinde hem de ağızdan kullanılabilmektedir. Vajinal krem şeklinde olanları da vardır. Bu tedaviyi alan hastalarda düzenli olarak meme ve rahim muayenesi ile kemik ölçümü yapılmalıdır. 

Bilgi Paylaştıkça Çoğalır

İlginizi çekebilir

Genel Bilgiler

Ester-C nedir? Ne için kullanılır?

Vitamin c’nin ester formu olan ester-c , standart c vitamininden dört kez daha hızlı dokulara girer, vücut dokularında daha uzun süre kalır ve elde edilen

Bilgi Paylaştıkça Çoğalır
Genel Bilgiler

Beta Glukan nedir? Ne için kullanılır?

Beta Glukan, ekmek mayası hücre duvarından ekstrakte edilen basit bir polisakkaritdir. Bağışıklık sistemimizin ilk savunmasını yapan makrofajlar (beyaz kan hücreleri) üzerindeki özel yüzeylere bağlanarak, bağışıklık

Bilgi Paylaştıkça Çoğalır